30 Nisan 2010 Cuma

ön izleme

  • böyle olmasını istemezdim.
  • öyle,ama bi yerden başlaman gerekiyordu.
  • peki ama neden bu kadar uzağım artık kendime?evet,tabii ki bunu kendime sormalıyım.sen sadece klişelerini sıralayabilirsin.ve ben olmadan hissettiklerimi tam anlamıyla anlayamazsın.eksik anlaman da beni üzer.çünkü beklentiler yığdım sana,karşılayamıyorsun.üzülüyoruz sonra.üzülmemize gerek yok.
  • otobüs geldi,daha az konuşmamız gerek.
  • binmek istemiyorum,düşerim.
  • binmen gerek,gitmen...
  • hoşça kal.
  • neden burdayım diye sormayı seviyorsun.binmeyedebilirdin.birbirlerine amaçsızca bakan insanlar...ezberledikleri hareketleri yineliyorlar.ne yaptıklarını,kollarını hangi açıyla havaya kaldırdıkları,sağ ayağının mı yoksa sol ayağının mı yükü daha fazla üstlendiği umurlarında değil.neden ilgilensinler bunlarla?çıkar yok bu olayda.her gün aynı bina,her gün aynı ev,aynı yüz,aynı tabak,aynı araba,aynı otobüs,aynı reklam panosu,aynı apartman kapısı,aynı asansör,aynı ayna,aynı yüz.aynı yüz.aynı yüz..eğer biri değişirse düzen değişir,mutsuzluk hakim olur değil mi? peki şimdi mutlu muyum*? diye neden kendilerine sormuyor insanlar.geleceğe yüklenmek ne kadar saçma...bugün dünün geleceğidir diye bi söz vardı,madem öyle,gelecek çok güzel olamıyor dünden.öyleyse şimdi mutlu mu olmalıyım?belki de evet.peki mutlu olmak istiyor muyum?mutlu olursam onlardan biri olmam.oysa ben onlardan biri olmayı,asık suratlı dolaşmayı seviyorum.ne kadar ''benden sizden biri yaratmayı nasıl başardınız,yaşamak istemem artık aranızda'' krizleri gelse de ara sıra,eğer sizden biri olmazsam beni dışlarsınız ve ayrık otları mutsuzdurlar.otun ruhiyesi mi olur?olursa anlar mısın?beni anlaman ne kadar imkansızsa o da o kadar imkansız aslında. titreyişlerinden ya da güneşe dönüşünden bi anlam çıkartıyor insanlar. benim titreyişlerim ya da güneşten kaçışım bi anlam ifade etmiyor oysa kimse için.bana, durup da ''sen öyle istediğin için böyle oluyor,bunun farkında olman gerek'' deme. istemiyorum,bi şey deme. bu söylediğin üste geçme,düzgün laf etme çabasından.yardım etmek istemiyorsun.umrunda olan tek şey sensin.''hayat,takmayacaksın.olacak olan olur.geçmiş olsun onlara...''dedi yanıma gelip.bu da aynı şey.
  • annemi seviyorum* dedi.çok seviyor beni,dedi. öyle sevgili falan yalan,hiç kimse çıkarsız sevemiyor birbirini* dedi. kardeş mesela,bazen uzak da hissetsen,özel biri* dedi. onun gibi hissedemediğim için üzüldüm kendime.ne kadar zavallıyım yahu* dedim.onaysa,birilerine bağlı,sevdiklerinden koptuğu zaman dağılacak,zavallı birine bakar gibi baktım.kimdi asıl zavallı olan?biliyorum cevabı,sen sus.
  • ''sen nasıl bi insansın?''dedi diğeri.dün seninle tartışmıştık,oysa şu an yanımdasın,kimse yok,bi tek sen varsın. dedi.çaresizdi. yarın nefretimi kusabilirdim,ama bugün başka biri olmam gerekiyordu.yeterince iyi oynayabilir miyim?tabii:)oynadım da.ve iyi olmayı deneyince oldum,nefret yok oldu.
  • ayrıntılara taptığımı iddia edebilirdim.şu an ayrıntılarla ilgilenmediğimi,sadece eğlendiğimi fark ettim.çabuk bunalan biri ayrıntıları sevemezdi,bunu yeni fark ediyor olmam çok kötü.
  • geldik mi? hmm,evet.çok ıslanmışım. bu defa kimse şemsiye vermeyecek.verirse de başkasına vermem artık.iliklerime kadar hissetttim bu defa soğuğu.bi kaç çift gördüm,sarılan.bedenlerin sürtüşmesinden doğan enerjiyi hissettim.sürtünme olmadan da ısı olur muydu?gülümsedim.''ruhsuz musun?mutlular.''dedim. bi başkasının bedenine değmek nasıl mutlu edebiliyor?diye düşündüm.ısındıkları için mi mutlular,yoksa sarıldıkları için mi? ısınmak mı istiyorsun şu an,yoksa kıskandın mı?sarılmak mı istiyorsun birine?hmm.düşünmem gerekiyor.beni hep köşeye sıkıştırıyorsun.bu kadar zorlama.evet,şu an üşüdüğüm için ısınmak isterdim.oysa buna ihtiyacım kalmadığında,böyle bi şeyi aramazdım.ve ısınmak için tek yol birine sarılmak değildir.birine sarılmadan da ısınabilirsin.ama ilgi bekliyorsan,orası başka. neden kendine itiraf edemediğin şeyler var? neden acizlik olarak tanımlıyorsun bu tip şeyleri?içinde nasıl bir varlık var da güzel şeyleri böyle itebiliyor?içinde ne büyüttün bunca zaman?tanıdık geliyor mu yüzün?
  • ''ben gidiyorum'' demeden gittin.sordum sonra,nerdesin* diye.cevap vermedin.iri iri gözlerinle,suratıma bakardın ve sonra ''gülümse''derdin.gülümsemen beni mutlu ediyor...  mutlu olmak için gülümsememi kullanıyormuşsun,oysa ben,beni mutlu etmek istediğini düşünmüştüm. bana inanmıyorum o zaman.

17 Nisan 2010 Cumartesi

konuşalım mı?

x  :
-içeri gelsene.

böörd :
-......

x  :
-senin yerinde olmayı,uçmayı isterdim...

böörd :
  -cik cik. (sus hadi.)  


11 Nisan 2010 Pazar

bösese.

çözmedim mi?çözdüm evet,sınavdan sonraa ihtirasla...
ne oldu şimdi ben bi şey anlamadım ki.7 ay boyunca boşuna çalışmışım:/






ÖSS


Türkiye’de 7 milyon kişi günde 2 dolarla yaşayıp, aileleriyle birlikte 22 milyon kişi asgari ücretle geçinirken...


Bu insanlarımızın çocukları dershane parasını nasıl öder?
a, bana ne
b, babam sağ olsun
c, onların sorunu
d, tarikata girsin
e, okumasın
Anadolu’da dersleri boş geçen çocuklar, kolejlerde en kaliteli öğretmenler tarafından yetiştirilen çocuklarla aynı sınava girip, aynı sorularla nasıl yarışır?
a, sana ne
b, hadlerini bilsinler
c, yerse
d, girmesin kardeşim
e, çok da pipimdeydi
Annesi dershane taksitini ödeyemediği için hapse atılan, ağabeyi de kahrından intihar eden Fethiyeli Samet, o moralle bugün girdiği sınavda nereyi kazanır?
a, Harvard
b, Oxford
c, Cambridge
d, Sorbonne
e, kaldırım mühendisliği
Teröristin döşediği yetmiyormuş gibi, devletin döşediği mayınlarla şehit oluyor artık çocuklarımız... Üniversite okuyorum ayaklarıyla kapağı ABD’ye atanlar askerlikten yırtarken, Türkiye’de üniversite okuyanlar askerlikten niye yırtamıyor?
a, what?
b, cinsiyet değiştirsinler
c, çürük raporu alsınlar
d, vicdani retçi olsunlar
e, jömanfu
Peki n’olacak bu memleketin hali?
a, inşallah
b, maşallah
c, evelallah
d, maazallah
e, amin
Böyle gelmiş, hep böyle mi gidecek... Kim düzeltecek bu işi?
a, Obama
b, Angela Merkel
c, Vladimir Putin
d, Sarkozy
e, Recep İvedik

Yılmaz Özdil.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/14383155.asp?yazarid=249

4 Nisan 2010 Pazar

-

''Gözüme fotoğraf makinesi yerleştirsinler,kaçırıyorum çoğu şeyi.''
yanımdaki hatunaydı bu cümleler.
sonra,daha bi taş olanına çevirdim yüzümü,gülümsüyordu,bisikletin pedalıyla uğraşırken.''pense lazım''dedi,taş aradı.
yanımızdan geçen çocuk''abla, naber'' dedi. hatuncan cevap verdi,ilk defa geldim ben buraya,diye.bi daha gel abla,dedi.görüşürüz dedi sonra da.
gölün ortasındaki ağaçları izlerken,altımdaki bisiklete motorbisiklet muamelesi yapıyordum.sallanan köprünün üzerinde uçmaya çalışırken,karşıma irice, üç adet tıfıl kadın çıktı. yol vermemi bekliyorlardı.hatuncanın sert bakışlarına maruz kalıp kenara çekilmeyi seçtiler.
bisikletin pedalı sık sık bozulabiliyor,sallanan köprülerde ayakların yere basmadan dolaşman gerekebiliyor,hatunlar gelip geçiyor,iri ve narin olmak üzere.gözündeki makine çok şey biriktiriyor.ve o kalitede başka fotoğraflar çekemiyorsun.
hepsi gerçek,hepsi düş.
onlar,sağa mı yoksa sola mı dönsek diye düşünürken,aklımda senaryolar dönüyordu.sola kırıp göle atlasam,yüzerek çıkabilir miydim?bisiklet beni dibe çeker miydi?yanlışlıkla yapmış gibi olsam?ama sınava da az vardı,üşütmeyi geçtim,sağımı solumu kırabilirdim.ama böyle sürmeye devam edersem de gayet sıradan olacaktı.bi heyecanı kalmıyordu.bundan da tat alamamıştım:/
o zaman şarkı söylemek gerek dedim.aklıma ne geldiyse,yarım yamalak...araya çığlıklar girmeye çalıştı,fısıltı olarak kalabildi.
neyse,güzel gündü.
baharın ilkini de sonunu da seviyorum:) pazar sabahlarını da,kahvemi yudumlarken gazetemi okumayı,kuş cıvıltılarını dinlemeyi,çiftleşmelerini çaktırmadan izleyip gülümsemeyi,neşeyi..
şöyle bi şeyler de dinlenebilir.:)

fahişe

şarkıyı çok severim,ama bu yeni klibi hiç sevmedim.. çok basit,özensiz,anlamı dürten bir şey çıkmamış ortaya... bi sarışın kız,boş bi odada şarkı söyleyen adam, e hadi temaya uysun diye şarkı sonuna eklenmiş 3-5saniyelik bi deniz kenarında dolanış falan... ''sevdim seni,ama bi şekilde, hüzün var diye gözlerinde..'' derken teoman, kızın saçlarını elleriyle kenara itecek ve kızın gerçekten hüzünlü gözleri gösterilecek, ''hep kaçarken tek kişilik dünyayı ben artık nasıl severim?'' derken,kızın ayaklarından yukarıya,gölgesiyle orantılı bi çekim yapılacak, kız uzaklaştıkça,teo'da büyüyecek; derken kız arkasını dönüp,teo'ya hüzünlü bi gülücük atıp kendini suya atacak* gibi bir şey hayal ediyordum. karşılaştığım şeyse, ucuza gelsin diye güzelim şarkıyı berbat eden ucuz bir şeydi.böyle olacağına,hiç olmasaymış... neyse,ben kendi zihnimdeki kliple idare edeyim:p

Bu Blogda Ara