22 Şubat 2011 Salı

meraba değil,merhaba. :)

tasarı kelimesinin kökü tasa olamaz.

aynı şekilde kafadaki et parçası düşünemez.etin tüm bu düzeni sağlayışını algılayamadım.aslında ben anladım,et anlayamadı.et mi ağlattı beni,et mi sevdirdi,et nasıl düşündü?
düşünmek toparlayıştan gelir.düşünürken zihinde bir şeyler belirir.toparladığın şeyler düzene girerken,sen buna düşünüyorum dersin.bu toparlayış nasıl olur? et etraftaki maddelerin fotoğrafını çekip nasıl olur da saklayabilir? sesi nasıl saklar?bir insanın sesini,başka bi insanın sesinden ayırt etmek,edebilmek sıradan bi şey midir?
hakan günday'ın beğendiğim üç beş satırından biri (ki o,üçün de beşin de sonsuz oluşundan bahseder) :
''belki de ben dünyadan daha hızlı döndüm,hepsi bu '' cümlesidir.
dünya+dönmek. dünyanın da aklı varmış. taş,toprak düzenli olarak dönermiş.düzeni saptırmazmış.
neyse,ne anlatmaya çalıştığımı yine unuttum.belki de bi çaba yoktu,ben olsun istedim.şöyle bi şeyler demek isterdim,benden önce başkası demiş.ama kimin önce ya da Kimin yazdığının önemi var mı?
saat 11'miş meğerse
fildişinden kulelerde
sönüyor ışıklar bak
geceye günaydın diyelim
gözlerinde çapak varsa hemen silelim
sıradan ölümlüleriz
büyümüş kimyası değişmiş
yazarız banıp kanımıza
tutkunuzdur yazgımıza
nasıl anlasınlar seni beni
acıkmadan yiyenler,
uyumadan önce ayaküstü
terlemeden sevişenler
niye külçe gibi kalpleri
kurumuş ağızları dilleri
hepsi yorgun yaşamamaktan
boşver anlamasınlar seni
ben anlarım bakışından
bilirim her hücreni
nasıl görecekler seni
kapalıyken sımsıkı kalpleri
boşver dişle kendi fünyeni
zaten bir gün her şey biter
kabul edenler etmeyenler
kabul edilmiştir-teo.

öss ye hazırlandığım dönemde,şöyle bi şey yazmışım.
-jeneratörsüzlük ne güzel şey!:) sınav stresiyle damarlarım genişleyip daralırken,sakinliği nasıl sağlayabileceğimi düşünüp daha beter daralırken,birden her yer kapkaranlık oldu ve tanrı ''birazcık müdahale edeyim o zaman'' dedi.
şehrin yarısına yakını balkondan görünürken, her yerin karanlık olduğunu görmek,herkesin hemen hemen benimle aynı hisleri paylaştığını bilmek,insanların, pcden ,tv den uzaklaşıp birbirleriyle sohbet etme isteğini görmek,karanlıkta ''bana bak''diyen yıldızlara...-
elektrikler geldiğinde biricik bilgisayarına koşan ve tüm şu güzelimsi hislerini balon şişirir gibi şişirip üstüne patlatan,cümleyi tamamlayamayan,hislerini ifade etmekten yoksun kızı gördüm. bi şey değişmemiş. :) 

fahişe

şarkıyı çok severim,ama bu yeni klibi hiç sevmedim.. çok basit,özensiz,anlamı dürten bir şey çıkmamış ortaya... bi sarışın kız,boş bi odada şarkı söyleyen adam, e hadi temaya uysun diye şarkı sonuna eklenmiş 3-5saniyelik bi deniz kenarında dolanış falan... ''sevdim seni,ama bi şekilde, hüzün var diye gözlerinde..'' derken teoman, kızın saçlarını elleriyle kenara itecek ve kızın gerçekten hüzünlü gözleri gösterilecek, ''hep kaçarken tek kişilik dünyayı ben artık nasıl severim?'' derken,kızın ayaklarından yukarıya,gölgesiyle orantılı bi çekim yapılacak, kız uzaklaştıkça,teo'da büyüyecek; derken kız arkasını dönüp,teo'ya hüzünlü bi gülücük atıp kendini suya atacak* gibi bir şey hayal ediyordum. karşılaştığım şeyse, ucuza gelsin diye güzelim şarkıyı berbat eden ucuz bir şeydi.böyle olacağına,hiç olmasaymış... neyse,ben kendi zihnimdeki kliple idare edeyim:p

Bu Blogda Ara